Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi

Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi

A. GİRİŞ

Yabancı mahkeme kararlarının Türk hukukunda hüküm doğurması için yabancı kararın niteliğine göre tanınması veya tenfiz edilmesi gerekmektedir.

Tanıma yabancı mahkeme kararının sahip olduğu kesin hüküm kuvvetinin yabancı bir ülkeye de teşmili, yabancı bir ülkede de kabulüdür. Tanıma ile beraber yabancı mahkeme kararı kesin delil veya kesin hüküm etkisine sahip olacaktır.

Tenfiz ise, yabancı mahkemelerin verdikleri kararların Türkiye’de icraya konulabilmesi için gereken karardır. Başka bir deyişle, yabancı bir mahkemenin verdiği kararın Türkiye’de icra edilebilmesi tenfiz kararı alınmasına bağlıdır

aa. Ön Koşullar

________________________________________

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ’un (MÖHUK) 50 inci maddesi hükmü ve 58 inci maddesinin atfı ile, Türk Mahkemelerince tanıma ve tenfiz kararı verilmesi için, üç ön koşul sağlanmış olmalıdır. Bunlar;

i. Yabancı mahkeme tarafından verilmiş bir kararın bulunması

Bazı milletlerarası anlaşmalar veya özel kanun hükümleriyle yabancı devlet mahkemesi tarafından verilmiş bir ilamın bulunması şartına istisna getirilebilir. Örneğin, evlât edinme olaylarına ilişkin yabancı adlî veya idarî makamlarca verilen ve o ülkenin hukukuna göre kesinleşmiş olan veya kesin hüküm gibi sonuç doğuran karar ve belgelerin Türkiye'de icra olunabilmesi, yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz veya tanıma kararı verilmesine bağlıdır. bir diğer örneğe göre, Nafaka Yükümlülüğü Konusundaki Kararların Tanınmasına ve Tenfizine İlişkin Sözleşmeye göre taraf devletlerin idari makamlarınca verilmiş nafaka kararlarının sözleşme hükümleri çerçevesinde tanınması ve tenfizi mümkündür.

ii. Kararın hukuk davalarına ilişkin olması

Kararı veren mahkemenin hukuk mahkemesi olması şart değildir. Hukuk davalarına ilişkin bir karar olması yeterli olup kararın ceza, idare veya hukuk mahkemesince verilmesinin önemi yoktur.

iii. Verilen kararın, verildiği devlet hukuku uyarınca kesinleşmiş olması

Üçüncü ön koşul ise verilen kararın kesinleşmiş olmasıdır. Dolayısıyla kesin hüküm oluşturmayan geçici koruma tedbirleri tanıma ve tenfize konu olamayacaktır.

bb. Esas Koşullar

________________________________________

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ’un (MÖHUK) 54’üncü maddesi ve 58 inci maddesinin atfı ile, Türk Mahkemelerince tanıma kararı verilmesi üç, tenfiz kararı verilmesi ise dört temel koşulun gerçekleşmiş olması şartına bağlıdır. Bunlar;

  • Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması. (Bu şart Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ’un (MÖHUK) madde 58/1 uyarınca tanıma kararlarında aranmamaktadır.)

  • İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.

  • Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması. (Ör; çocuk yaşta evlilik)

  • Yabancı mahkemeden verilen kararın aşkın yetki oluşturmaması. Aşkın yetki, kararın dava konusuyla veya taraflarla gerçek ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesi tarafından verilmesidir.
  • O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olmasıdır. (Ör; savunma hakkı kullandırılmadan hükmün verilmesi)

  • Yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmemiş olması. 
  • Yabancı mahkeme ilâmının yerine getirilmesine engel bir sebebin ortaya çıkmamış olması. (Örneğin, çocuğun teslimine ilişkin kararı bakımından söz konusu çocuğun ölmesi de ilamın yerine getirilmesine engel bir sebep oluşturur.)

C. USUL 


 

Milletlerarası usul hukukunun yerleşmiş prensiplerince, usuli hususlarda hâkimin hukuku (lex fori) uygulanmaktadır. Bu sebeple Türk mahkemelerinde açılan tanıma yahut tenfiz davalarında uygulanacak usul, ilgili hususta düzenlemenin yer aldığı bir milletlerarası anlaşmanın olmaması halinde Türk hukukuna tabi olacaktır. Tanıma ve tenfiz usulüne ilişkin bazı hususlar Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ‘da (MÖHUK) doğrudan düzenlenmişken, burada düzenlenmeyen hususlar Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine tabidir.

aa. Görevli Mahkeme


 

Tanıma ve tenfiz davalarında görevli mahkeme, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ‘un (MÖHUK) 51 inci maddesi ilk fıkrası uyarınca ‘’asliye hukuk mahkemesi’’ dir.

 

Buna karşın 4787 sayılı Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun ‘un 4’üncü maddesi hükmünce, tanınması yahut tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının aile hukukuna ilişkin olması halinde, görevli mahkeme ‘’aile mahkemeleri’’ dir.

bb. Yetkili Mahkeme


 Tanıma ve tenfiz davalarında, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ‘un (MÖHUK) 51 inci maddesi ikinci fıkrası hükmünce aşamalı bir yetkilendirme söz konusudur. Maddeye göre yetkili mahkeme sırasıyla;

  • Kendisine karşı tenfiz istenen tarafın (davalı) Türkiye ‘deki yerleşim yeri mahkemesi,

  • Yoksa, Türkiye ‘de sakin olduğu mahal mahkemesi,

  • Yoksa, Ankara, İstanbul, İzmir Mahkemeleridir.

D. KARAR


Tanıma ve tenfiz davalarına bakan mahkemelerin verebilecekleri kararlar, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ‘un (MÖHUK) 56’ıncı maddesi ile sınırlandırılmıştır. Maddeye göre mahkeme, talep hakkında;

  • Tanıma yahut tenfizin kabulü,

  • Tanıma yahut tenfizin reddi,

  • Tanıma yahut tenfizin kısmen kabulü kararı verebilecektir.

Tanıma talebinin kabulü halinde kararın, kesin hüküm ve kesin delil etkisi doğacaktır.

Tenfiz talebinin kabulü halinde ise kararın, kesin hüküm ve kesin delil etkisinin yanında icra edilebilirlik etkisi doğacaktır.

E. SONUÇ

Yabancı bir mahkeme tarafından verilen bir kararın Türkiye’de tanınması ve tenfizi konusunda, uygulamada ön şartlarda bile ciddi sorunlar ile karşılaşılmaktadır. Özellikle yabancı mahkeme kararının kararın verildiği ülke hukuku uyarınca kesinleşip kesinleşmediğinin tespiti ön şartlar açısından en önemli sorunu teşkil etmektedir. Yine her ülkede hukuk sistemi farklı olabileceği gibi bazı ülkelerde birtakım kararlar hakim olmayan kişiler tarafından verilmektedir. Bu nedenle kanaatimizce yapılması gereken, apostil şerhine alternatif veya ek olarak yeknesak bir kesinleşme şerhinin uluslararası anlaşma ile ortaya konulmasıdır. Bu yapılana kadar, HMK m. 293 ve 268/1 kapsamında yabancı uzmanlardan konu hakkında yararlanılabilir.


Bu Makaleyi Paylaş