Banka Karteli Faizi Uygulayan 12 Bankalar ve 3 Kat Tazminat

Banka Karteli Faizi Uygulayan 12 Bankalar ve 3 Kat Tazminat

Kartel Nedir?

Fransızca’ dan dilimize geçen kartelin ( cartel ), Rekabet Kurulu tarafından ”Fiyat tespiti, müşterilerin, sağlayıcıların, bölgelerin ya da ticaret kanallarının paylaşılması, arz miktarının kısıtlanması veya kotalar konması, ihalelerde danışıklı hareket konularında, rakipler arasında gerçekleşen, rekabeti sınırlayıcı, anlaşma veya uyumlu eylem“olarak tanımlanmıştır.

 

4054 sayılı Kanun’ un 4. maddesinde ise kartel “ Belirli bir mal ve hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır. “ şeklinde tanımlanmıştır.

 

Uygulamada ortaya çıkması çok zor olan, rakip teşebbüslerin piyasaya hakim olma, diğer rakipleri etkisiz bırakma yahut dava fazla kazanç sağlama maksatları ile yaptıkları bu eylemler, son zamanlarda ülkemizde Rekabet Kurulu’nun on iki banka hakkındaki kararı ile oldukça güncel bir kelime halini aldı.

Rekabet Kurulu’nun  08.03.2013 Tarihli Banka Karteli Kararı Neye İlişkindir?

  Rekabet Kurumu kayıtlarına 25.03.2011 tarihinde intikal eden 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesine aykırılık başvurusu üzerine Türkiye’ de faaliyet gösteren 12 bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konusunda anlaşma veya uyumlu eylem içerisine girip girmedikleri hususu kurulca soruşturulmaya başlanmıştır.

 

  Soruşturma kapsamında sekiz bankada yerinde inceleme yapılmış ve toplanan deliller neticesinde “21.08.2007 ve 24.10.2011 tarihleri arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri bakımından fiyat tespit etmek suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini… İhlal ettikleri ve bu nedenle adı geçen teşebbüsler hakkında Kanun’ un 16. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği sonucuna ulaşıldığı”  kanısına varılmıştır.

    Rekabet Hukuku’na aykırılığın gerçekleştiğinin tespit edildiği 2007-2011 yılları arasında 23 mevduat bankası  olmak üzere toplamda 50 banka faaliyet göstermekteydi. Bu 53 bankanın 12’si hakkında düzenlenen raporda bankaların “Centilmenlik Anlaşması” ismini verdikleri bir uzlaşma ile uygulayacakları faizleri belirlediği ve bu bankaların o yıllardaki piyasadaki aktif paylarının %92 olması sebebiyle, piyasayı da bu yönde etkiledikleri tespit edilmiştir. İşte kurulun bu kararına dayanarak o dönemde mevduat, kredi ve kredi kartı kullanan herkese tazminat davası açılmasında, hukuka aykırılık unsurunun varlığını ortaya koymuştur. Dolayısıyla kurul kararına dayanarak açılacak bu davalar hem emsal teşkil edecek, hem de tıpkı iş davalarında olduğu gibi bir içtihat oluşturacaktır. Nitekim söz konusu 12 bankanın karteli sebebiyle zarara uğrayan banka müşterisi sayısı çok fazladır.

DAVA HANGİ BANKALARA KARŞI AÇILABİLİR?

a)           Akbank T.A.Ş

b)           Denizbank A.Ş.

c)           Finans Bank A.Ş.

d)           HSBC Bank A.Ş.

e)           ING Bank A.Ş.

f)            Türkiye Ekonomi Bankası A.Ş.

g)            Türkiye Garanti Bankası A.Ş.

h)            Türkiye Halk Bankası A.Ş.

i)             Türkiye İş Bankası A.Ş.

j)             Türkiye Vakıflar Bankası A.Ş.

k)            Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.

l)             T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

  Sayılan bu 12 bankanın 2007 ve 2011 yılları arasında müşterisi olan  tüm tüketici, esnaf ve tacirler RKHK’ nun 58. maddesinde belirtilen tazminatı talep etme hakkına sahiptir.

  Bankaların yaptıkları bu Centilmenlik Anlaşması ile aralarında faiz belirleme dışında, kararda esas alınan bir ihlali daha gerçekleşmiştir. Bu ihlal bankaların müşterisini 3 tip faiz uygulayarak hileli davranışları ile kandırmasıdır. Bankaların ilgili dönemde ürün ve hizmetlerine ilişkin faiz uygulamasında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına uygulayacaklarını bildirdikleri, şubelerinde ilan ettikleri ve uyguladıkları faiz oranları birbirinden farklıdır.  Böylece bankalar aynı zamanda Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda yer alan doğru bilgilendirme yükümlülüğünü ihlal etmiştir.

  Taraflardan birinin tüketici sıfatıyla hareket ettiği her türlü işlem tüketici işlemidir.  Kurulun kartel kararı TKHK’nin tüketiciyi koruyucu özelliği ve menfaatler dengesi ilkesi de dikkate alındığında, tüketiciler nezdinde bankaların çok sayıda tazminat ödemekle yükümlü kullanacağının bir göstergesidir.

 BANKALARA KARŞI AÇILAN TAZMİNAT DAVASININ ŞARTLARI NELERDİR?

 RKHK’ nun 57.maddesinde rekabet ihlali sebebiyle açılacak tazminat davası için bazı şartlar öngörülmüştür. Bu şartlar; hukuka aykırılık, kusur, zarar ve illiyet bağıdır.

1)BU DAVADA HUKUKA AYKIRILIK

  Rekabet Kurulu’ nun ilgili kararı her ne kadar hukuka aykırılık unsurunu sağlasa da, bu karar henüz kesinleşmemiş bir karardır. Karar hakkında olağan kanun yolları tüketilmiş olmasına karşın, şuan karar düzeltme aşamasındadır. Bu aşamada kararın bankaların lehine bir yol izlemesi ihtimali pek mümkün görülmese de, küçük de olsa bir ihtimal mevcuttur. Bu sebeple kararın kesinleşmesini beklemek daha yerinde olacaktır.

2) DAVADA ZARAR UNSURU

  Davada zararın hesabı ödenen bedel ile rekabet sınırlanmasaydı ödenecek bedel arasındaki fark olup, bunun 3 katına kadar tazminat talep edilebilir. Rekabetin sınırlanmasından etkilenen rakip teşebbüsler ise geçmiş yıllara ait bilançoları üzerinden elde etmeyi bekledikleri bedeli zarar olarak göstererek,  3 katına kadar tazminat talep edebilirler.

3)DAVADA KUSUR UNSURU BULUNMASI

  Rekabet Kurulu’nun gerekçeli kararı incelendiğinde bankaların zararın oluşmasında kusurlu olduğu görülecektir. Nitekim kusur“ …hukuk düzeninin kınadığı, kısaca hoş görmediği davranış biçimine kusur denir. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. “  Kabul görmüş bu tanım uyarınca bankaların kusurlu olduğu açıkça ortada olup, iç yazışmalardan da görüldüğü üzere bilerek ve isteyerek yaptıkları bir anlaşma söz konusudur.

4)DAVADA İLLİYET BAĞI UNSURU

  Meydana gelen kusur ve zarar arasında bir neden sonuç ilişkisinin bulunmasıdır. 2007 ve 2011 yılları arasında mevduat, kredi ve kredi kartı ürün ve hizmetlerini kullanan herkesin bankanın kusuru sebebiyle zarara uğradığı söylemek mümkün değildir. Bu sebeple bilirkişilerin detaylı inceleme yapması gerekmektedir. Nitekim hizmetin alındığı tarihte uygulanan faiz oranı ile diğer bankaların kullandıkları oranları ve geçmiş yıllardaki çizelgeleri göz önüne alarak, zararın dikkatli ve detaylı bir şekilde hesaplanması gerekmektedir.

5)BANKAYA KARŞI KİMLER DAVA AÇABİLİR KİMLER TARAF OLABİLİR?

  Davacı : 21.08.2007 ile 24.10.2011 tarihleri arasında söz konusu 12 bankadan mevduat, kredi ve kredi kartı kullanan tüm tüketici, esnaf ve tacirler ile ilgili dönemde aynı pazarda faaliyet gösteren diğer bankalardır.

Davalı :Tüketici, esnaf ve tacirler açısından ilgili bankaya husumetin yöneltilmesi, menfaatleri açısından daha yerinde olacaktır. Bununla birlikte kanunda zararın oluşması birden fazla kişinin davranışları sonucu ortaya çıkmış ise, bunların zarardan müteselsilen sorumlu olacağı hususu da hükme bağlanmıştır. Bu sebeple dava ilgili bankaya veya 12 bankanın her birine karşı müteselsil sorumluluk ilkesine dayanılarak açılabilir. Ancak yaygın görüş ilgili bankaya karşı açılması yönündedir. Açılacak olan bu davanın aşamalı olarak incelemek yerinde olacaktır.  İlgili dönemde aynı hizmet ve ürünleri sunan diğer bankaların, kendisi ile aynı hizmeti sunan tüm kartel bankalarına karşı husumet yöneltmesi daha yerinde olacaktır.

6)BANKAYA KARŞI AÇILACAK DAVANIN KONUSU NEDİR?

  Tüketici, esnaf ve tacirlerin dava konusuna ilgili dönemde kullandıkları banka ürün veya hizmetinde, bankanın RKHK’nun 4. Maddesine aykırılığı sebebiyle zarara uğradıkları ve bu zararlarının RKHK’ nun 58. Maddesi uyarınca giderilmesini talep ettiklerini belirtmeleri gerekir.

 Bununla birlikte açılacak olan dava belirsiz alacak davası olup, tüketicilerin de Tüketici Mahkemesi için gerekli sınırın üzerinde bir rakamla dava açmaları gerekmektedir.

7)BANKADAN TALEP EDİLECEK FAİZ NEDİR?

Davanın diğer püf noktası ise bu davada istenilecek faiz avans faizdir.  Tespit edilecek bedele ilişkin faizin de başlangıçtan itibaren işletilmesini talep ettiğinizi de belirtmeniz gerekir.

8)BU DAVANIN DAYANAĞI NEDİR?

Açılacak bu davada kanımızca sözleşmeye dayanmak daha yerindedir. Nitekim sözleşme her zaman haksız fiilden daha fazla menfaat sağlamaktadır. İspat yükümlülüğü, zamanaşımı gibi hususlarda sözleşmenin daha lehe olduğu ortadadır.

Kartel sebebiyle zarar görecek bankalar açısından ise dayanak haksız fiil hükümleri olup, ispat yükümlüsü davacıdır.

9)BANKAYA KARŞI AÇILAN DAVADA ZAMANAŞIMI SÜRESİ NEDİR?

  Zamanaşımı açısından ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 2014/13296 E. ve 2015/4424 K. sayılı ilamı açıkça zamanaşımının 8 yıl olduğunu hükme bağlamıştır.  Nitekim idari yaptırımın zamanaşımı 8 yıl olup, TBK’nun 72. maddesi gereğince zamanaşımı hususunda daha yüksek olan ceza zamanaşımı uygulanacaktır.

  Sözleşmeye dayalı olarak açılacak davalar açısından ise zamanaşımı 10 yıldır. Bu sürenin Rekabet Kurulu’ nun kararı yayınladığı 08.03.2013 tarihinden itibaren mi, yoksa sözleşmenin imzalandığı veya haksız fiilde fiilin gerçekleşme veya failin öğrenildiği tarihten itibaren mi başlayacağı hususunda görüş birliği bulunmamaktadır. Dolayısıyla zamanaşımı açısından da mevcut durum değerlendirilerek, her türlü sonucu göz önüne almak gerekir.

    Söz konusu kurul kararı halen karar düzeltme aşamasında olduğundan ve kesinleşmediğinden, ileride ortaya çıkabilecek içtihatların, davanın olumsuz sonuçlanmasına sebep olma ihtimali göz önüne alınmalıdır. Her halükarda davanın açılması için hala zamanaşımı süresi mevcut ise kararın kesinleşmesini beklemek en doğru seçim olacaktır.

  Nitekim ihtimali düşük görünse bile, kurul kararına karşı açılan davanın karar düzeltme aşamasında aleyhe sonuçlanma ihtimali de vardır. Yargıtay’ın da kararın kesinleşmesinin dava şartı olduğu yönünde bir kararı mevcuttur.  Ancak kanımızca bu husus dava şartı değil, bekletici meseledir. Danıştay’da verilecek karar doğrultusunda da bekletici mesele yapılan davaların aleyhe ve lehe sonuçlanması gündeme gelecektir.

 5.SONUÇ OLARAK

   Rekabet Kurulu’ nun 08.03.2013 tarihli kararı dolayısıyla, 21.08.2007 ve 24.10.2011 yılları arasında 12 bankadan mevduat hesabı, kredi ( ev, taşıt, ticari, ihtiyaç…) ve kredi kartı kullanan tüm tüketici, esnaf, tacirler ve aynı pazarda yer alan diğer rakip banklar 3 katına kadar tazminat davasını açabilir. Davanın açılması için kararın kesinleşmesini beklemek daha yerinde olacaktır, ancak zamanaşımı sıkıntısı söz konusu ise beklemeden açılmalıdır. Mahkemece verilecek hüküm de bu doğrultuda lehe veya aleyhe olacaktır.

  Tüketiciler açacakları davada Tüketici Mahkemesi’ ne başvurusu için gerekli olan alt sınırın hemen üstünde bir meblağ ile dava açmalıdır. Esnaf ve tacirler ise Ticaret Mahkemesinde afaki bir rakamla, belirsiz alacak davası açabilir.

  Davada istenilecek faiz avans faiz olup, baştan itibaren işleyecek avans faizi ile tazminini talep etmek gerekir. Bununla birlikte davada haksız fiil değil de, sözleşmeye dayanmak daha lehinize olacaktır. Nitekim hem ispat yükümlüsü, hem de zamanaşımı açısından sözleşme daha faydanıza olacaktır.

STJ. AV. FATMA TUĞBA GÜZEL-  “ BANKA KARTELİ “ isimli makaleden

MAKALENİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ.

 


Bu Makaleyi Paylaş