Kadına yönelik şiddet

Kadına yönelik şiddet

Kadına yönelik şiddet toplumumuzun en büyük sorunlarından bir tanesidir. Bu sorunun çözüme kavuşması anlamında atılması gereken adımların neler olduğunu bu yazımızda aktarmaya çalışacağız. Bu bakımdan adaletin yerini bulması ve mağduriyetlerin giderilmesi konusunda oldukça önemli bir meslek faaliyeti yürüten avukatların, bu suçun azalmasında nasıl bir rol üstleneceğini irdeleyeceğiz.

Öncelikle kadına yönelik şiddetin kaynağının neler olduğu tespit edilmeli ve bu kaynakların ortadan kaldırılması amacıyla sosyal politikalar yürütülmelidir. Bu bağlamda sivil toplum kuruluşlarına ve medyaya büyük bir iş düşmektedir; insanların belli bir bilince ulaştırılması, toplumsal farkındalık yaratılması sorunun çözümü açısından esas alınmalıdır. Bunun yanında en büyük görevlerden biri de hukuk devletine düşmektedir. Bir hukuk devletinde hangi sebeple olursa olsun belli bir gruba -cinsiyet, ırk, din ayrımı gözetmeksizin- psikolojik veya fiziksel şiddet asla kabul göremez. Kanun koyucunun yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu konuda caydırıcı etkisi yüksek yaptırımlar ön görmesi, yargı makamlarının etkin bir soruşturma ve kovuşturma aşaması yürütmesi, bu suçun görülme sıklığını belirli bir seviyeye indirecektir.

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun yürürlüğe girmesiyle konunun yasal çerçevesi açısından önemli bir adım atılmış ve bunun yanında Türkiye’nin taraf olduğu birçok uluslararası sözleşmede kadın haklarından özellikle dem vurulmuş ve Türkiye bu konuda birçok protokole imza atmıştır.

Kadına yönelik şiddet konusunda en büyük sorunlardan biri mağdurların bu mağduriyetlerini paylaşamamaları ve bu konuda haklarını yeterince aramıyor veya arayamıyor olmalarıdır. Ne yazık ki aile içi şiddet kimi ailelerde normal bir eyleme dönüşmüş ve mağdur kadın-çocuk bununla yaşamaya alışmış, şiddeti artık rutin bir eylem olarak görmeye başlamıştır. Bu anlayışın muhakkak değişmesi gerekmektedir. Bu manada şiddete maruz kalan kadın;

  1. Kesinlikle korkmadan durumdan resmi makamları veya avukatını haberdar etmelidir. Unutmamalıdır ki şiddete ses çıkarmazsa bu durumun tekrarlanma ihtimali artacaktır.
  2. Şiddet, aile içinde yaşansa bile; kendisini bu yaşama mecbur hissetmemeli ve hukuk devletinin kendisine sunduğu imkanlardan yararlanmalıdır.
  3. Anayasamızdaki cinsiyet eşitliğinin ve temel hakların farkında olmalıdır; nasıl ki kendisi karşı cinse şiddet uygulama hakkına sahip değilse kendisine karşı da kimsenin böyle bir hakkı olmadığının bilincinde olmalıdır.
  4. Kendisinin fiziksel ve ruhsal bütünlüğüne uygulanan herhangi bir saldırıyı sineye çekmemeli ve buna maruz kalmaya göz yummamalıdır..
  5. Şiddet olayından adli birimleri haberdar etmelidir.
  6. Avukatını derhal bilgilendirmeli ve kendisinden yardım istemelidir. Avukat tutma konusunda maddi durumunun yeterli olmaması durumunda kadına şiddetin önlenmesi amacıyla kurulan sivil toplum örgütlerine başvurmalı ve onların tahsis ettiği avukatla birlikte hareket etmelidir.

Kadına Karşı Şiddet ve Avukatın Önemi

Avukatlar özellikle izlenmesi gereken hukuki yollar ve alınması gereken koruyucu ve önleyici tedbirler hakkında müvekkillerine destek sunar. Kadına yönelik şiddet gibi hassas ve toplumun refahı için son derece önemli bir sorunun sona ermesi için avukatlara düşen sorumluluk bir hayli yüksektir. Bu bağlamda avukatların yapması gerekenler şunlardır:

  • Kendisine intikal eden şiddet olayını öğrendiği andan itibaren ilgili makamları haberdar etmeli ve kadının fiziksel ve psikolojik sağlığını güvenceye aldırmalıdır.
  • Olayın koşullarına göre izleyebileceği hukuki yolları tespit etmeli ve mevzuatın sağladığı tüm haklardan müvekkilinin yararlanmasını sağlamalıdır.
  • Ceza Hukuku ilkelerine hakim olmalı ve bu sorunun çözümü için gereken yöntemlerden bir tanesi olan etkin cezalandırma yönteminin işlev kazanması için şiddet uygulayan kişinin en üst sınırdan ceza alması için elinden geleni yapmalıdır.
  • Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının yaptığı güncel çalışmaları takip etmeli ve bu anlamda kadına yönelik desteklerden müvekkilinin yararlanmasını sağlamalıdır.
  • Kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla kurulmuş sivil toplum örgütlerinin çalışmalarını takip etmeli; bu çalışmalara gerektiğinde etkin olarak katılmalıdır.

Sonuç

Kadınlar halen toplumumuzda istenen konuma gelememiştir. Özellikle iş hayatı ve sosyal hayat içerisine yeterince katılamayan, yeterli eğitim göremeyen kadınlar ne yazık ki şiddete maruz kalmakta ve erkek egemen algı bir türlü tam olarak yıkılamamaktadır. Bu sorunu çözecek olan hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü ilkesine dayanan hukuk devleti, vatandaşlarının uğradığı mağduriyetleri gidermekle ve önlemekle yükümlüdür. Hukukun bu önleyici ve cezalandırıcı fonksiyonu ancak etkin bir şekilde işletilirse mümkün olmaktadır. Adalet savunuculuğunu ve toplumsallığı kendisine şiar edinmiş avukatlar, kanun hükümlerinin ve hukukun temel ilkelerinin sadece kağıt üzerinde kalmamasını sağlarlar; adalet mekanizmasının işleyişinde aktivatör işlevi görürler.

Hukuk devleti, bireyi merkeze alan bir tutumla hareket etmelidir. İnsan hakları kavramının bu kadar geliştiği ve gittikçe yayıldığı günümüzde bizler de bu akımın peşinden gitmeli ve politik olarak bu rotada hareket etmeliyiz. Kısa vadede pansuman çözümleri yeterli görmemeli ve uzun vadede suçların azaltılması yönünde sağlam ve geniş çalışmalar yapmalıyız. Bu bakımdan akademisyenlerden, sosyologlara, hukukçulardan, sanatçılara kadar hepimize iş düşmektedir. Avukatlık mesleği de bu anlamda en önemli vazifelerden birini üstlenmektedir. Avukat, kişinin yargı sistemi karşısındaki gözü, kulağı, eli ve dilidir. Kişiyi savunacak olan da kişinin hakkını sonuna kadar arayacak olan da avukatlardır. Elbette avukat tutmak hukukumuzda zorunlu değildir; ancak bu kadar karmaşık bir sistem içerisinden sıyrılmanın ve var olan bir hakkı kaybetmemenin en doğal yöntemi işin uzmanına başvurmak olacaktır.

Tüm bunlar göz önüne alındığında şiddet mağduru kadın, kendi ruh ve beden sağlığını düşünmeli, daha kaliteli bir yaşam uğruna korkmamalı ve bir avukatla irtibata geçmelidir; böylece hukukun sağladığı tedbir ve güvencelerden yararlanmalıdır.

Unutmayın hiçbir hayata mahkum değilsiniz, hiç kimsenin size yönelik haksız bir saldırısının muhatabı olmak zorunda değilsiniz. Bireyin yaşamı ve vücut dokunulmazlığı diğer tüm haklardan üstün tutulmuştur, hakkınızı aramaktan korkmamalısınız, unutmamalısınız ki bir tane hayatınız var ve bu hayatınızı baskı ve zulüm altında geçirmeme fırsatınız varsa bu fırsatı kaçırmamalısınız.


Bu Makaleyi Paylaş