Belirsiz Alacak Davası

Belirsiz Alacak Davası

Belirsiz alacak davası davanın açıldığı tarihte talep sonucunda istenen alacağın tam olarak belirlenmediği, alacaklının dava açarken miktarını belirleyemediği alacağın tahsilini talep ettiği bir tür eda davasıdır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davasının açılabilmesi, davanın açıldığı tarihteki alacağın miktarının yahut değerinin kısmen ya da tamamen alacaklıdan belirlemesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu durumlarda alacaklının hukuki ilişkiyi ifade etmesi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmesine bağlıdır. Karşı tarafın vermiş olduğu bilgiler ve davanın tahkikatı neticesinde alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu müddeabihi (talep konusunu) artırabilecektir.

6100 sayılı HMK ile hukukumuzda yürürlük kazanan belirsiz alacak davası ilgili kanunun 109. maddesinde düzenlenen kısmi dava uygulaması talep konusunun bölünebilir olduğu durumlarda gündeme gelmektedir. Belirsiz alacak davasının HMK uygulamasına dahil edilmesinin temeli, doktrin ve özellikle de yargı kararları çerçevesinde kısmi davanın yorumlanması suretiyle ortaya çıkması şeklinde olmuştur.

Nisan 2015 tarihinde yapılan düzenleme çerçevesinde kısmi davaya ilişkin HMK madde 109 fıkra 2 yürürlükten kaldırılmıştır. İlgili hükme göre ‘talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.’ Genel kabul çerçevesinde kısmi davaya ilişkin yapılan bu düzenleme hukukun bütünlüğü ilkesine uygun kabul edilmektedir. Ayrıca yapılan ilgili düzenleme HMK madde 107’de düzenlenen belirsiz alacak ve tespit davasına ilişkin olarak, çekişmelerin çok fazla olmamakla birlikte kaldırılması olanağının sağlandığı ifade edilmektedir. HMK madde 109/2’nin kaldırılması doktrinde bazı yazarlarca kısmi davaya ilişkin yapılan düzenlemenin hükmün yorumlanmasında ortaya çıkan çelişkinin giderilmiş olduğu ve bu durumun madde 106’da düzenlenen tespit davası ile madde 107’de düzenlenen belirsiz alacak ve tespit davasının daha doğru yorumlanmasında katkısı olacağı belirtilmiştir.

Belirsiz alacak davasının uygulama açısından aydınlatılması adına kanun gerekçesi önem ifade etmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 107’nin gerekçesi şu şekilde kaleme alınmıştır;

‘Hak arama durumunda olan kişi, talepte bulunacağı hukuki ilişkiyi, muhatabını ve bu ilişkiden dolayı talep edeceği miktarı asgari olarak bilmesine ve tespit edebilmesine rağmen, alacağının tamamını tam olarak tespit edemeyebilir. Özellikle, zararın baştan belirlenemediği, ancak bir incelemeden sonra tam olarak tespiti mümkün olan tazminat taleplerinde böyle bir durumla karşılaşılabilmesi söz konusudur. Hukuk sistemimiz içinde, böyle bir durumla karşılaşan kişinin hak araması bakımından birçok güçlük söz konusudur. Öncelikle kendisinden aslında tam olarak bilmediği bir alacak için dava açması istenmekte, ayrıca, daha sonra kendi talebinden daha fazla bir miktar alacağının olduğu ortaya çıktığında da bunu davayı genişletme yasağı çerçevesinde ileri sürmesi mümkün olabilmekteydi. Böyle bir durumda, gerçekten bilinmeyen bir alacak için dava açmaya zorlamak gibi, hak aramanın özüyle izah edilemeyecek bir yol ve aslında tarafın kendi ihmali ya da kusuru olmadığı hâlde bir yasakla karşılaşması gibi de bir engel söz konusuydu. Oysa, hak arama özgürlüğü, böyle bir sınırlamayı ve gerçek dışı davranmaya zorlamayı değil, gerçekten hakkı ihlal edilen veya ihlal tehlikesi altında olan kişiyi, mümkün olduğunca geniş şekilde korumayı amaçlamalıdır. Son dönemde, gerek mukayeseli hukukta gerekse Türk hukukunda artık salt hukuki korumanın ötesine geçilerek “etkin hukuki koruma”nın gündeme gelmiş olması da bunu gerektirir.’

Alacağın tutarının belirlenebilir olması halinde belirsiz alacak davası açılamayacaktır. Belirsiz alacak davası açabilmek için gereken koşullar aşağıdaki şekilde ifade edilebilir:

  1. Alacağının tutar veya miktarının belirlenmesinin yalnızca davalının mahkemeye bilgi vermesi neticesinde belirlenebildiği durumlarda söz konusu olabilecektir.
  2. Alacağın tutar veya miktarının ancak davanın tahkikat aşamasından sonra belirlenebileceği durumlarda söz konusu olabilecektir.
  3. Alacağın tutarının hakim tarafından belirlenecek olan durumlarda, yalnızca para alacakları için söz konusu olabilecektir.

Belirsiz alacak davası açmak isteyen bir alacaklının söz konusu hukuki ilişki ile asgari bir tutar ya da değer belirterek ilgili davayı açabilmesi mümkündür. Kanun hükmü gereğince belirsiz alacak davası ile hakimin davacının talebiyle bağlı olması hali iddianın genişletilmesi yasağı çerçevesinde ortadan kalkacaktır. Davanın açılması ile zamanaşımı tüm alacak için kesilmekle birlikte alacaklının belirleyemediği alacağının zamanaşımına uğraması ihtimali ortadan kalkacaktır. Proaktif Hukuk ve Danışmanlık Bürosu, müvekkillerinin ihtiyaç duyduğu tüm alacak davalarında uzman avukat kadrosuyla ve hukuka uygun şekilde sorunların çözümünde müvekkil menfaatini ön planda tutan disiplinli çalışma anlayışıyla dava ve hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktadır.


Bu Makaleyi Paylaş