Hasta-Doktor tedavi sözleşmeleri

Hasta-Doktor tedavi sözleşmeleri

Doktor ve hasta arasındaki ilişkinin hukuki niteliği nedir?

Hasta doktora tedavi olmak için müracaat ettiğinde ve doktorla tedavi konusundan anlaşma yapıldığında doktor ile hasta arasında bir sözleşme ilişkisi doğar.Sözleşme ilişkisi gereği iki taraf için de hak ve borçlar doğar.

Hasta ile doktor arasında yapılan sözleşme gereği doktorun borcunu iş görme olarak nitelendirebiliriz.Doktor iş görme borcuyla tıp bilimi dahilinde kendisine tedavi olmak için gelen hastayı iyileştirme ya da hastanın hastalığını kontrol altına alma borcunu üstlenir.Hasta da buna mukabil bir ücret ödeme yükümlülüğü altına girer.

Doktor,hastaya karşı itinalı davranmak zorunda ve hastanın durumu hakkından onu bilgilendirmek zorundadır.Hasta ile doktor arasındaki ilişkiyi belli bir sözleşme tipi içine sokmak oldukça zordur.Bu sözleşme içinde bulundurduğu unsurlar bakımından diğer sözleşmelerden ayrılır.

Hasta ile doktor arasındaki ilişki pek çok şekilde kategorize edilebilir : Sui generis bir sözleşme yani kendine özgü bir sözleşme olduğu görüşünü savunanlar,Hizmet sözleşmesi olduğu görüşünü savunanlar ,Vekalet sözleşmesi olduğunu savunanlar,eser sözleşmesi olduğunu savunanlar

1-) Sui generis sözleşme olduğu iddiası

Bu sözleşme iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşmedir.Ancak taraflar eşit konumda değildir.Hastanın genel olarak tıp bilgisi zayıftır; teknik-tıp bilimini ilgilendiren hususlarda bilgi sahibi değildir.Muhtaç konumda olan hastadır.Bundan dolayı doktora güven duymaktadır.Bahsettiğimiz hususlar bu sözleşmenin kendine özgü bir sözleşme olduğunu yani sui generis bir sözleşme olduğunu gösterir.

2-) Hizmet sözleşmesi olduğu iddiası

Bu yaklaşıma göre hasta ile doktor arasındaki ilişkiye bir hizmetin yerine ngetirilmesi gözüyle bakılmaktadır.Sözleşmede doktorun üstlendiği konu hastayı iyileştirme yükümlülüğüdür.Eğer doktor bu sorumluluğunu yerine getiremezse sözleşmeye aykırı hareket etmiş olur ve doktorun sorumluluğuna gidilir.

Hasta da bu sözleşme gereğince  doktorun hizmeti mukabilinde ücret ödeme yükümlülüğünü üstlenir.Hasta tedavi süresince doktorun uygulamalarına itiraz etmeme külfeti altındadır.Yoksa doktor sorumlu olmayacaktır.

3-) Vekalet sözleşmesi olduğu iddiası

Bu görüşe göre hasta ile doktor arasında bir vekalet sözleşmesi vardır.Bu sözleşme dahilinde hasta doktoru vekil tayin ederek onu yönlendirecektir.Doktor ise bu sözleşme dahilinde tıp biliminin gerekleri doğrultusunda hastayı tedavi edecektir.

4-) Eser sözleşmesi olduğu görüşü

Doktor ile hasta arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi olduğu görüşünü savunanlar bunun  yalnızca belirli durumlarda olanaklı olduğunu savunur.Estetik operasyonlar,diş tedavileri(dolgu,kanal),yağların aldırılması vs.

5-) Doktorun vekaletsiz iş görme durumunda kalması

Doktorluk mesleği sorumluluk gerektiren kamusal özellikleri ağır basan bir meslektir.Doktor her yerde ve her zaman tıbbi müdahale etmek zorundadır.Bu yer hastane olmak zorunda değildir.Çarşı,pazar,tiyatro,sokak nerede olursa olsun hekim tıbben müdahale etmek zorundadır.

Tıbbi müdahaleye ihtiyacı olan kişiye keyfe keder müdahale etmezse bir tür haksız fiil işlemiş olur.Doktor bu şekilde hasta ile aralarında vekalet ilişkisi olmaksızın hastaya müdahale etmesi durumunda vekaletsiz iş görme söz konusu olur.

Her ne kadar doktor ile hasta arasındaki sözleşmelerin niteliği hususunda değişik görüşler olsa da Yargıtay yerleşik içtihatlarında doktor ile hasta arasındaki sözleşmeleri vekalet sözleşmesi olarak nitelendirmektedir.

Vekil iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmesinden değil de,bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumlu olup,bu sorumluluk işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır.Buna göre vekil işçi gibi özenle davranmakla yükümlü olup hafif kusurunda dahi sorumludur.Doktor da hastanın zarar görmemesi için yalnız mesleki değil ,genel hayat deneylerine göre herkese yüklenebilecek olan dikkat ve özeni göstermek zorundadır.

(13.HD.06.03.2003,2002/13959-2003/2380)

Hukuka uygun sözleşmenin koşulları nelerdir?

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 5. maddesine göre acil durumlar dışında kişinin rızası olmaksızın vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz.Ayrıca hiçkimse rızası alınmaksızın ve bakanlığın izni olmaksızın tıbbi araştırmalara konu edilemez.

Hasta hakları yönetmeliğinin 22.maddesine göre ;kanundaki istisnalar ayrık olmak üzere kimse rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan şekilde tıbbi müdahaleye tabi tutulamaz.

Bir suç işlediği ya da buna iştirak ettiği şüphesi altında bulunan kimsenin işlediği suçun olası delillerinin başka bir kimsenin vücudunda olduğu düşünüldüğü hallerde,bu delillerin tespiti için sanığın veya mağdurun tıbbi müdahaleye tabi tutulması hakim kararına bağlıdır.Gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda bu karar C savcısı tarafından da verilebilir.

Nihayetinde tıbbi müdahalelerde hastanın rızası gerekir.

Hastanın rızasının kapsamı nedir?

Mevzuatta gösterilen istisnalar dışında rıza herhangi bir şekle bağlı değildir.Rıza yazılı,sözlü,sarih yahut zımni olarak verilebilir.

Sadece rıza göstermeye ehil kişiler rıza verebilir.Hastanın rızaya ehliyet verebilmesi için gerçekleştirilecek tedavinin mahiyetini ve neticelerini bilebilecek bir zihni olgunlukta bulunması gerekir.Hasta küçük ya da kısıtlı ise bu rıza veli-vasi tarafından verilir.Önemli ameliyatlarda bu rızanın yazılı olarak verilmesi gerekir.

Hastanın vereceği rıza hukuka,ahlaka,adaba aykırı olmamalıdır.

Hasta hakları yönetmeliği şu dört durumu özel hükümlere bağlamıştır:

Organ ve doku alınması,Tıbbi araştırmalar,İlaç ve terkiplerin araştırma amacıyla kullanılması,Aile planlaması hizmeti ve hamileliğin sona erdirilmesi.

Rızanın hukuken geçerli olabilmesi için hekimin hastayı aydınlatması gerekir.Bu aydınlatma yapılacak müdahalenin muhtemel risklerini,gelişimini,olası sonuçlarını içermelidir.

Hastayı aydınlatma yükümlülüğü bir nevi doktorun hastaya müdahalesinin hukuka aykırılığını ortadan kaldırır.Hastanın müdahaleye rızasının bir ön koşulu niteliğindedir.

Hasta doktor tarafından aydınlatıldıktan sonra rızası alınmalıdır.Aydınlatma yükümlülüğünü doktor yerine getirecektir.Aydınlatma görevi sözlü yazılı olarak yapılabilir; şekle bağlı değildir.Yazılı olarak yapılması ispat için önem taşır.

Doktorun aydınlatma yükümlülüğünün istisnaları nelerdir?

Hastanın istememesi, Tehlike ihtimalinin nadir olarak ortaya çıkması,Hastanın bilgisinin bulunması,Aydınlatma zorunluluğunun ortadan kalkması

Kanuni temsilciden ya da mahkemeden izin alınması zaman kaybettirecek ve hastaya derhal müdahale edilmediği taktirde yaşamı ya da yaşamsal organlarından biri tehdit altına girecek ise izin şartı aranmayacaktır.

Sözleşme ilişkisinde doktorun borçları nelerdir?

Sadakat yükümlülüğü,Sır saklama borcu,Özen borcu,Arşivleme ve kayıt tutma borcu,tedavi yürütülmesi borcu

Özen borcunu yerine getirmeyen doktor ve hastane meydana gelen zararın tümünden sorumludur.


Bu Makaleyi Paylaş